insanın arkadaşları olmalı. insanın dotları olmalı. evet, insanın "kardeşim" diyebildiği dostları olmalı. canının sıkıntısını bir bakışta anlayan, sırtından vurmayan, onu yanıltmayan dostları olmalı.
bazen insanlara tahammül edemiyorum. istiyorum ki bir an önce dağılsınlar etrafımdan. beni yalnız bıraksınlar, her zaman olduğu gibi. nasılsın diye sormasınlar. cevabı aynı olan soruları duymaktan bıkmadı mı kimse hala? aynı sorulara aynı cevabı milyonlarca kere vermek yeterince sıkıcı olmadı mı?
birileri "naber" diyor. "iyidir" diyorum. konuşuyoruz hep yalan yanlış. iyi olduğum falan yok zaten. hiçbir şeyin iyi gittiği de yok. yalan söylüyorum, yalan söylüyor. yalancılık oynuyoruz. ama birileri "nasıl gidiyor" dediğinde "ne olsun her şey bildiğin gibi" demek istemiyorum artık. çünkü hiçbir şey bildikleri gibi değil. onlar ne biliyorlar ki? tek gördükleri sırıtan bir ağızdan fışkıran bir düzine diş. ötesi muamma.
yanında kendimi GERÇEKTEN rahat hissedebileceğim birileri olsa keşke diyorum bazen. kendimi salak gibi hissetmeyeceğim birileri... iki kelime ettikten sonra da konuşabilecek şeylerin olduğu birileri... suratına tükürmek istemediğim.
insanın kendini yalnız hissetmemesini sağlayacak kadar dostu olmalı. en azından, bir tane.
~
20 Ağustos 2010 Cuma
dost-çuluk
Gönderen
melaine
zaman:
11:28
Bunu E-postayla GönderBlogThis!Twitter'da PaylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
aaa olaya bak öykünün 29 ağustosta yazdığı konuyla aynı gibi nerdeyse.
hangi konu?
Yorum Gönder