Pages

Subscribe

12 Şubat 2011 Cumartesi

şimdi sokaktan geçenlere sorsanız, 17 yıldır edinmiş olduğum tecrübelerime dayanarak yapacağım tahminlere göre her 10 kişiden en az 4ü "görünmez olmak" isteyecektir.insanların yaradılışında var sanırım alakası olamayan işlere bile burnunu sokmaya çalışmak. istiyoruz ki her şeyi söyleyelim, atıp tutalım, çoğunlukla onaylanan kişi olalım, ortalığı karıştıralım hatta eğlenelim falan ama kimse bizi bundan zerre kadar sorumlu tutmasın.
bütün özgürlükler bizim olsun.
başkalarının özgürlükleri de bizim elimizde olsun hatta!
kimse bize hesap sormasın, bize hesap verilsin.

ya bak şimdi sinirlendim ne diyeceğimi unuttum. hı. işte görünmez olmak istiyoruz falan filan diyodum.

neyse aradan zamanlar geçiyor, bir süre sonra başkaları seni umursamaz oluyor. "sikimde bile değilsin" dercesine bakıyor. sen konuşurken lafını bölüyor, sorularına cevap vermiyor. sonra? oturup zır zır zırlıyorsun. bre kendini bilmez, görünmez olayım diyordun, n'oldu? buyur işte görünmezsin artık tepe tepe kullan hayrını gör? şuan çok sinirlendim. düşündüm ve bir takım insanlara olan sinir katsayımda ivmeli artış yaşadım. ne istediğini bilmeyen insanlardan oldum olası hoşlanamamışımdır zaten.

bu arada "getirmek" fiili "gel-dir-mek"ten türemiş. vay anasını, dünya çok garip.

2 Şubat 2011 Çarşamba

çok ciddiyim, hayatta en sevdiğim hatta aşık olduğum taptığım insanlar asla tanışmayacağım insanlardır. keşke hiç kimseyle tanışmasam diyorum bazen. oturduğum yerden nefret etmek de istemiyorum kimseden ama elimde değil anasını satayım. zaten bana kalırsa dünyanın en kolay işi nefret etmek. nefret etmekle ilgili bi bölüm olsaydı orayı kesin dereceyle kazanırdım.

tabi siz de beni sevmek zorunda değilsiniz. hatta keşke hiç sevmeseniz.

24 Ocak 2011 Pazartesi

sondan bir önceki karne haftasına girmiş bulunmaktayız. bu karne, sözlü, hocaya bela okuma olayları artık o kadar sıkıcı gelmeye başladı ki çığlık atarak ortamlardan uzaklaşmak istiyorum. hani böyle bir şeyi yaparsın yaparsın da sonuna kadar gelip bırakırsın temelle dursun misali, hah işte aynen öyle hissediyorum. okulu bırakmayı bile düşünmedim desem yalan olur. zaten sınava da 2 ay kaldı. stresten panikten altıma sıçıcam cidden ama dışardan bakanlar " ne rahatsın lan sınava 2 ay kaldı" diyorlar. evet, altıma sıçmadan önce onların suratlarına sıçmak istiyorum. bu kadar sıçmık muhabbeti yeter.

lise hayatım boyunca bir kerecik bile takdir alamamış olmak beni çok üzüyor ama olsun, ben kendimi çok takdir ediyorum. mimar olunca adımı çok duyarsınız demedi demeyin. çok zengin olayım, zengin koca bulayım falan.

ama mimar sinan'ın izinden gidip mimar dilan olucam.

8 Ocak 2011 Cumartesi

çok mühim hayatsal çıkarımlar 1.

17 yıllık ömrümün eğitim için feda ettiğim 12, ne 12si ya anaokulunu da say 13, yılının ardından geriye dönüp baktığımda çözmüş olduğum bilmemnebela edebi paragraf sorusun bana katmış olacağı hiçbir şey yokmuş gibi bir fikre kapılmıştım ki; şunu anladım:

her sanatçı yazmaya başkalarını taklit ederek, daha da fenası başkalarının yazılarından /ç/alıntılar yaparak başlar ve sonrasında kendi özgün tarzını yaratır.

7 Ocak 2011 Cuma

son derece yorgun, bitkin, halsiz ve de çaresiz olduğum zamanlardan birinde yine otobüse binip kentkart basıp, acaba yine zam gelmiş mi merakıyla kalan bakiyeme bakıp oturacak yer bulabilmeyi umut ederek önce kafamı sonra vücudumu çevirmek suretiyle hamle yapmıştım ki o da ne !? maygat, ben hayatımda böyle güzel yeşil gözler görmedim. ben diyeyim petrol yeşili, sen de çimen yeşili. tutturamadın mı, deniz yeşili olsun. oha oha oha dedim, içimden tabi.

aslında evlenmeyip kariyer peşinde koşuyormuşum ayağına yurtdışında gezilmedik tarihi mekan bırakmama planlarım var. ama zengin, esmer, yeşil gözlü, yakışıklı bi de benden 3-4 yaş büyük birini bulursam ayrı. bak zeki olsun demiyorum. sadık olmasına da gerek yok. adı miguel olsun ama. taparım.

hayatta TEK İSTEDİĞİM şey, sadece İTÜ MİMARLIK kazanmak. lütfen ya. lütfen. bu ülkenin bana ihtiyacı var.